İslam dininde Adak, bir kimsenin dinen mükellef olmadığı halde, farz veya vacip türünden herhangi bir ibadeti yapacağına, icar edeceğine dair Allah’a (c.c) söz vermesine denmektedir. Adak, bir ferdin, arzu ettiğine, dilediğine kavuşmak vaya korktuğu bir şeyden sakınmak konusunda yüce Allah’ın (c.c) yardımı ve desteğini dilemek niyetiyle, kendiliğinden birtakım dini mükellefiyetler altına girmesi olarak adak konusunu kısaca yorumlayabiliriz. Bu açıdan, adak konusu hemen hemen var olan ve olmuş bütün dinlerde değişik şekillerde de olsa yer almaktadır.
İslam dininde yapılmış olan bir adağın dinen geçerli olabilmesi için, adak niyetinde bulunan kişinin önce akıllı olması gerekmektedir.Sonra ise buluğ çağına erişmiş ve İslam dinine mensup bir Müslüman olması gerekmektedir. Adak adanan şeyin, gerçekte mümkün, dinen ise makbul ve meşru olabilmesi için, namaz, oruç, hac, kurban, sadaka gibi farz veya vacip ibadetler türünden olması gerekmektedir. Günümüzde ve geçmişte yanlış düşünceye sahip insanların yapmış olduğu gibi türbelere mum yakmak, ağaçlara bez bağlamak, şeker ve helva dağıtmak gibi şekiller de yapılan şeyler adak olmayacağı gibi geçersizdir.
Bir adağa niyet edildiği taktirde eğer şartlarına da uygun yapılmış ise yapılan adağın yerine getirilmesi adakta bulunan kişinin üzerine vaciptir. Yapılan adaklarda, belli bir mekanı, malı veya fakiri zikretmiş olmak bağlayıcı bir neden değildir. Asıl olan, yapılması gereken o ibadetin yerine getirilmesidir.